KOMÜNİZM

KOMÜNİZM İLLETİ

Komünizm, bir başka manasıyla sınıfsız, yani komüne dayalı bir toplum düşüncesi temelini Marksizm  adı verilen ideolojiden alır. Marksizm, kendi felsefesiyle birlikte tarih felsefesi ve iktisat teorisi gibi birbirine derinden bağlı üç ana yapıya dayanır.   

Marksizm'in felsefesi diyalektik materyalizm (maddecilik)dir. Marks, her  gerçeği maddî sayan ve ruhun,  zihnin, kutsal varlıkların ayrı gerçekler olduğunu reddeden klâsik maddecilikten hareket eder. Ne var ki,  bu klâsik maddeciliğin mekanik olmasına karşılık Marks'ınki dinamiktir. Marks, dünyayı sürekli bir  "oluşum" hâlinde görür. Marks, bu görüşü belirtmek için Hegel'in tez, antitez, sentez diyalektiğini  kullanır ve dünyanın gelişmesini kimi alanlarda zamanla birikmiş belli belirsiz nicel değişmelerin ortaya koyduğu gerilimle ve denge bozukluklarıyla kaçınılmaz biçimde meydana gelen  devrimlerle (nitel  sıçrama) açıklar. Her devrimi yeni ve geçici  bir denge izler. Hegel, diyalektiği tabiatta düşüncenin  gerçekleşmesini göstermek için kullandığı hâlde Marks bu diyalektikten sadece maddî bir evreni ortaya  koymak için yararlanır. Ayrıca Marks'ın Hegel'den aldığı bu diyalektik Hegel'inkinin aksine gerçekten  hareket edip fikre gittiği iddiasındadır ve her gerçeğin içindeki çatışmaları aramakla işe  başlar. 

 Marksizm'in tarih felsefesi de kendi diyalektik materyalizm felsefesinden türemiştir. Marks'a göre her  tarihî olay, bütün iktisadî (alt yapı), sosyal ve siyasî (üst yapı) sebeplerin etki ve tepkisinin bir  sonucudur; toplum bu  etkenlerin zoruyla sonunda kendi rolünü açar. Bugüne kadar yaşayan  bütün  toplumların tarihi, sınıf mücadeleleri tarihidir. İnsanlığın geçmişini ve bugününü niteleyen "sömürücü  sınıflar" ile "sömürülen sınıflar" arasındaki mücadele dizisi sona erecektir. Çünkü proleterya (işçi sınıfı)  kendini sömüren sınıftan yani burjuvaziden (kapitalist sınıftan) kurtulabilmek için aynı zamanda toplumu  insanın insanı sömürmesinden ve sınıf mücadelesinden kesinlikle kurtarmak zorundadır. Sınıf  mücadelesinden doğan kapitalizmi yıkacak olan da yine sınıf mücadelesidir. Toplumların gelişme  yönünü olayları gözlemleyerek, ilmî yoldan belirlemek isteyen Marks, proleteryanın zaferiyle kurulacak  olan sınıfsız  toplumun (kollektivist veya komünist) yapısı hakkında açıklamakta bulunmaktan çekinir.

  Sadece sömürülmekten kurtulan insanın kendi faaliyetlerine düşen gerçek paya hak kazanacağını ve  kendi üretiminin tam karşılığını satın alabileceğini, dolayısıyla da toplumun insanın insanı  sömürmesinden ve buhranlardan büsbütün kurtaracağını ileri  sürmekle yetinir. Marks, toplumların  tarihini sınıf mücadelelerine bağlamakla  hata etmiştir. Çünkü dünya Orta Çağ'da din mücadelelerine,  Yeni Çağ'da millî mücadelelere, yirminci asırdaki 2 dünya savaşında işçilerle diğer ülkelerin işçileri,  sermayedarlarla diğer ülkelerin sermayedarları arasındaki mücadelelere sahne olmuştur. 

 Marks'ın iktisat teorisinin temelleri sermaye, değer-emek  ve artık değer  kavramlarına verdiği tanımlarla  ölçülür. Yalnız sahiplerinden başkaları tarafından işletilen üretim ve mübadele araçları sermaye  sayılır.  Bu araçların sahibi, mamul  malların değeri  ile proleterlere (işçilere) iş gücü  karşılığında ödenen ücret  arasındaki farka eşit bir kâr sağlar. Marks'a göre kapitalist üretim sistemi, üretim araçlarını ellerinde  bulunduranlarla, iş gücünü başkaları hesabına kullanan proleteryayı karşı karşıya getirir. Sermayenin  birikerek ayrı ellerde toplanması sanayinin işsizler ve yoksullar gibi yedek ordusunu meydana getiren  nispî bir nüfus fazlalığına yol açmıştır. Bu, sınıflar arasındaki karşıtlığı da arttıracaktır. Bu, Marks'a göre  kapitalizmin iç gelişmelerinden biridir. İktisadî krizler sermaye biriminin sonucudur; bu krizler,  üretici  kesimin yeni imkânlarıyla tüketicileri azalan satın alma gücü arasındaki dengesizlikten ileri gelir ve  küçük bağımsız üreticileri (orta sınıfı) iflâsa sürükleyerek onların proleterleşmesine yol açar.

  Böylece, üretim ve mübadele araçları gittikçe kapitalistlerin elinde toplanmıştır. Marks'a göre proleterya,  sermayeyi tümüyle bu kapitalistlerin elinden almak, bütün üretim araçlarını devletin yani hakim sınıf  olarak teşkilâtlanmış proleteryanın elinde toplamak ve üretici güçlerin miktarını bir an önce arttırmak için  siyasî üstünlüğünden faydalanacaktır. Ama ploterya eski üretim rejimini şiddete başvurarak mahvederse  aynı zamanda sınıf karşıtlığının şartlarını, ayrıca sınıfları ve dolayısıyla da sınıf olarak kendi hâkimiyet sınırlarını da ortadan kaldırmış olacaktır.  Bu durumda her ferdin hür gelişimine bağlı sınıfsız bir toplum olacaktır. Marks burada da orta sınıfın yok  olması, kapitalizmin gelişerek proleterya iktidarına yol açacak şartları meydana getirmesi, sanayileşmiş  ülkelerde devrimin gerçekleşmesi, sınıfsız toplum, vb. konularda hataya düşmüştür. Marksizm'in pratiğe  dönüştürülmüş bir şekli olan Leninizm, proleterya particiliği, köylülerin devrime katkısı, vb. konularda  Marksizm'in gediklerini kapatmaya çalışmışsa da başarılı olamamıştır.

 İlk komünist Manifesto 1847'de; I. Enternasyonal ise 1864'te ilân edilmiştir. Türkiye bu tarihten hemen  sonra Osmanlı Devleti zamanında bu fikir hareketlerinden etkilenmiştir. İlk hareket, Abdülhamit'e karşı  çıkan tıbbiye talebelerinin kurdukları Jön Türkler "Genç Türkler" teşkilâtının dağıtılarak üyelerinin bir  kısmının Paris'e kaçmasıyla başlar. 1895'te yurt dışına kaçan Genç Türkler, materyalist fikirleriyle  tanınan Meşveret gazetesinin sahibi Ahmet Rıza Bey'in etrafında toplanmışlardır. Genç Türkler  teşkilâtıyla hemen hemen aynı zamanda 1875'te İstanbul'da silâh fabrikaları işçilerinden bir grubun  Osmanlı Amele Cemiyeti adı altında bir gizli örgüt kurduklarını fakat, bu örgütün 1 yıl sonra kapatılarak  üyelerinin 7-9 yıl arasında hapis ve sürgün cezalarına çarptırıldığını görmekteyiz. 1891 yılında Osmanlı  Sanatkârân Cemiyeti kurulduysa da çok kısa sürede kapanmıştır.

 

Fatih SuLtan Mehmet

 

Sayaç

 

UnutuLmayanLar

 

ÇeÇen

 

EsmauL Hüsna

 
Yeni Sayfa 2

Esmaul Hüsna



"O, yaratan, var eden, sekil veren Allah'tir. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanlar O'nun sanini yüceltmektedirler. O, galiptir, hikmet sahibidir.(Hasr-24)"


ALLAH
(Varligi zorunlu olan ve bütün övgülere layik bulunan zatin özel ve en kapsamli adi)


RAHMÂN
(Bagislayan, esirgeyen)


RAHÎM
(Aciyan, esirgeyen)


MELIK
(Görünen ve görünmeyen alemlerin sahibi)


KUDDÛS
(Her eksiklikten münezzeh)


SELÂM
(Esenlik veren)


MÜ'MIN
(Güven veren, vaadine güvenilen)


MÜHEYMIN
(Kainatin bütün islerini gözetip yöneten)


AZÎZ
(Yenilmeyen yegane galip)


CEBBÂR
(Iradesini her durumda yürüten, yaratilmislarin halini iyilestiren)


MÜTEKEBBIR
(Azamet ve yüceligini izhar eden))


HÂLIK
(Takdirine uygun bir sekilde yaratan)


BÂRI'
(Bir model olmaksizin canlilari yaratan)


MUSAVVIR
(Sekil ve özellik veren)


GAFFÂR
(Daima affeden, tekrarlanan günahlari bagislayan)


KAHHÂR
(Yenilmeyen, yegane galip)


VEHHÂB
(Karsilik beklemeden bol bol veren)


REZZÂK
((Bedenlerin ve ruhlarin gidasini yaratip veren)


FETTÂH
(Iyilik kapilarini açan, hakemlik yapan)


ALÎM
(Hakkiyla bilen)


KÂBID
(Rizki tutan, canlilarin ruhunu alan)


BÂSIT
(Rizki genisleten, ruhlari bedenlerine yayan)


HÂFID
(Alçaltan, zillete düsüren)


RÂFI'
(Yücelten, izzet ve seref veren)


MUIZ
(Yücelten, izzet ve seref veren)


MÜZIL
(Alçaltan, zillet veren)


SEMI'
(Isiten)


BASÎR
(Gören)


HAKEM
(Son hükmü veren)


ADL
(Mutlak adalet sahibi, asiriliga meyletmeyen)


LATÎF
(Yaratilmislarin ihtiyacini en ince noktasina kadar bilip sezilmez yollarla karsilayan)


HABÎR
(Her seyin iç yüzünden haberdar olan)


HALÎM
(Acele ile ve kizginlikla muamele etmeyen)


AZÎM
(Zatinin ve sifatlarinin mahiyeti anlasilamayacak kadar ulu)


GAFÛR
(Bütün günahlari bagislayan)


SEKÛR
(Az iyilige çok mükafat veren)


ALÎ
(Izzet, seref ve hükümranlik bakimindan en yüce, askin)


KEBÎR
(Zatinin ve sifatlarinin mahiyeti anlasilamayacak kadar ulu)


HAFÎZ
(Koruyup gözeten ve dengede tutan)


MUKÎT
(Bedenlerin ve ruhlarin gidasini yaratip veren, bilip gücü yeten ve koruyan)


HASÎB
(Kullarina yeten, onlari hesaba çeken)


CELÎL
(Azamet sahibi)


KERÎM
(Fazilet türlerinin hepsine sahip)


RAKÎB
(Gözetleyip kontrol eden)


MÜCÎB
(Dileklere karsilik veren)


VÂSI'
(Ilmi ve merhameti herseyi kusatan)


HAKÎM
(Bütün emirleri ve isleri yerli yerinde olan)


VEDÛD
(Çok seven, çok sevilen)


MECÎD
(Sanli, serefli)


BÂIS
(Ölümden sonra dirilten)


SEHÎD
(Her seyi gözlemis olarak bilen)


HAK
(Fiilen var olan, mevcudiyeti ve uluhiyyeti gerçek olan)


VEKÎL
(Güvenilip dayanilan)


KAVÎ
(Her seye gücü yeten, kudretli)


METÎN
(Her seye gücü yeten, kudretli)


VELÎ
(Yardimci ve dost)


HAMÎD
(Övülmeye layik)


MUHSÎ
(Her seyi tek tek ve bütün ayrintilariyla bilen)


MÜBDI'
(Ilkin yaratan)


MUÎD
(Tekrar yaratan)


MUHYÎ
(Can veren)


MÜMÎT
(Öldüren)


HAY
(Ebedi hayatta diri)


KAYYÛM
(Her seyin varligi kendisine bagli olup kainati idare eden)


VÂCID
(Diledigini diledigi zaman bulan bir müstagni)


MÂCID
(Sanli, serefli)


VÂHID
(Bölünüp parçalara ayrilmamasi ve benzerinin bulunmamasi anlaminda tek)


SAMED
(Arzu ve ihtiyaçlari sebebiyle herkesin yöneldigi ulular ulusu bir müstagni) 


KÂDIR
(Her seye gücü yeten, kudretli)


MUKTEDIR
(Her seye gücü yeten, kudretli)


MUKADDIM
(Öne alan)


MUAHHIR
(Geriye birakan)


EVVEL
(Varliginin baslangici olmayan)


ÂHIR
(Varliginin sonu olmayan)


ZÂHIR
(Varligini ve birligini belgeleyen birçok delilin bulunmasi açisindan asikar)


BÂTIN
(Zatinin görülmesi ve mahiyetinin bilinmesi açisindan gizli)


VÂLÎ
(Kainata hakim olup onu yöneten)


MÜTEÂLÎ
(Izzet, seref ve hükümranlik bakimindan en yüce, askin)


BER
(Iyilik eden, vaadini yerine getiren)


TEVVÂB
(Kullarini tövbeye sevkeden ve tövbelerini kabul eden)


MÜNTAKIM
(Suçlulari cezalandiran)


AFÜV
(Hiçbir sorumluluk kalmayacak sekilde günahlari affeden)


RAÛF
(Sefkatli)


MÂLIKÜ'L-MÜLK
(Mülkün sahibi)


ZÜ'L-CELÂLI ve'l-IKRAM
(Azamet ve kerem sahibi)


MUKSIT
(Adaletle hükmeden)


CÂMI'
(Toplayip düzenleyen, kiyamet günü hesaba çekmek için mahlukati toplayan)


GANÎ
(Her seyden müstagni, kendi disinda her sey O'na muhtaç)


MUGNÎ
(Zenginlik verip tatmin eden)


MÂNI'
(Dilemedigi seyin gerçeklesmesine müsaade etmeyen, kötü seylere engel olan)


DÂR
(Zarar veren)


NÂFI'
(Fayda veren)


NÛR
(Nurlandiran, nur kaynagi)



HÂDÎ
(Yol gösteren, murada erdiren)


BEDÎ'
(Esi ve örnegi olmayan, sanatkarane yaratan)


BÂKÎ
(Varliginin sonu olmayan)


VÂRIS
(Varliginin sonu olmayan)


RESÎD
(Bütün isleri isabetli ve hedefine ulasici, irsad edici)


SABÛR
(Çok sabirli)


©TRNuke.net

ALLAH c.c En Güzel Isimleri

 
Bugün 46 ziyaretçi (80 klik) kişi burdaydı!

 

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol